Tarihçe

AMBULANS TARİHÇE

Ambulans sözcüğü Türkçe’ye İngilizce “Ambulance” sözcüğünden geçmiştir. Kelimenin kökeni Latince “ambulare” dir ve yürümek ya da hareket etmek anlamına gelmektedir ve bu eski tarihlerdeki tıbbi müdahaleler için hastaların taşınarak ya da tekerlekli sandalye benzeri bir şekilde itilerek götürülmesinden gelmektedir. Kelimenin orijinali bir ordunun peşinde hareket eden hareketli hastane anlamında kullanılmıştır. Bilinen insanlık tarihi süresince kazalar, savaşlar ve afetler sonucu yaralanan ve acil sağlık sorunuyla karşılaşan hasta ve yaralılar için çeşitli tıbbi girişimler yapılmıştır.

Günümüzden 5000 yıl önce Mısır’da acil tıbbi müdahalelerin geliştirildiği ve uygulandığı, eski Yunan ve Roma uygarlıklarının ilkyardım ve savaş meydanlarından yaralıların taşınması ile ilgili uygulamalar yaptıkları bilinmektedir. Tarihte ilk ambulans benzeri araç, atlı arabalarla 1487 yılında Malaga kuşatması sırasında İspanyol ordusu tarafından kullanılmıştır. Napolyon’un baş cerrahı Baron Domique Larrey, Prusya seferi sırasında ilk kez askeri tıbbi birliği kurmuş ve 1793 yılında atlı arabalarla oluşturulan ve uçan ambulans denilen araçlarla hasta ve yaralılar taşınmıştır.

1832 yılında Londra’da kolera hastalarını taşımak için atlı ambulanslar kullanılmaya başlandı. Böylelikle sadece savaş alanında kullanılan ambulanslar, sivillere de hizmet vermeye başladı. 1869 yılında Edward B. Dalton New York’da Bellevue Hastanesi’nde hastaları hastaneye hızlı ve daha rahat götürebilmek için atlı ambulans servisi kurdu. Atlar 30 sn. de harekete geçecek şekilde ambulansa bağlı tutuluyordu. Bu ambulansların içinde; tıbbi ekipmanlar (atel, mide pompası), morfin bulunmaktaydı.

1887’de Londra’daki halka açık etkinliklerde ilk yardım ve ambulans hizmetleri sağlamak için St John Ambulans Tugayı kuruldu. [“St John Ambulance in the Industrial Revolution”. St John Ambulance UK. Archived from the original on 2007-06-26. Retrieved 2007-06-16.] Askeri tarzda bir komuta ve disiplin yapısı üzerinde modellenmiştir. İlk tam gün süreli ambulans servisi 1897 yılında yine Londra’da hizmet vermeye başlamıştır. İlk motorlu ambulans 1899 yılında, ABD’de Chicago’da Michael Reese Hastanesi’nde, hizmete girmiştir. Daha sonra da Londra’da da motorlu ambulanslar görülmeye başlanmıştır.

Birinci ve ikinci Dünya Savaşlarında çok sayıda hasta ve yaralı kara ambulansları yanında hastane trenler, gemiler, uçak ve helikopterler ile hastanelere taşınmış, özellikle Kore ve Vietnam savaşları sırasında askeri helikopterler yoğun bir şekilde yaralıları taşıma amacı ile kullanılmışlardır. Yaralıların helikopter kullanılarak savaş alanından tahliyesi ilk olarak 1942 yılında Burma’da Amerika Birleşik Devletleri ordusu tarafından yapılmıştır.

Daha sonraki yıllarda Almanya ve İskandinav ülkelerinde Hava Kurtarma Örgütleri kurulmuş ve bu hizmetlere yönelik personel yetiştirilmeye başlanmıştır 1960 yılı sonlarına doğru ABD ve Fransa’da ambulanslarda paramedikler ve hekimlerin görev almaya başlaması ile birlikte daha hızlı ve kaliteli acil sağlık hizmeti sunulmaya başlanmıştır. 1970’li yıllarda telsiz iletişiminin kullanılmaya başlaması, acil sağlık hizmetlerinde önemli bir sıçrama yarattı. Telsiz iletişimi ile birlikte acil sağlık hizmetinin daha hızlı ve yaygın kullanım olanağı ortaya çıkmıştır. 1971 yılında, Amerikan Travma Derneği’nin o zamanki başkanı Sawnie R. Gaston tarafından yıllık toplantıda bir ilerleme raporu yayınlandı. Bu rapor “acil tıbbi hizmetlerin iyileştirilmesine kendi türünün en büyük katkısını” yapmıştır. O tarihten sonra hastane öncesi acil sağlık hizmetlerini iyileştirmek için uyumlu bir çaba sarf edilmiştir.

1972 yılında ilk sivil tıbbi helikopter St. Anthony Central Hastanesinde kullanılmaya başlanmış (Denver, Colorado, ABD), aynı yıl Amerikan Ulusal Bilim Akademisinin acil tıbbın ABD’deki sağlık sisteminin en zayıf halkası olduğunu açıklaması üzerine, ayrı bir tıp disiplini olarak tanımlanan acil sağlık hizmetleri, o günden itibaren hızla gelişerek, dört farklı yetki ve eğitim düzeyindeki ambulans personeli, acil çağrı karşılama görevlisi ve özel finansal yapısı ile sağlık hizmetleri içinde ayrı bir yere sahip olmuştur. Diğer ülkelerde de paralel gelişmeler oldu. Birleşik Krallık’ta, 1973 tarihli bir yasa belediye ambulans hizmetlerini daha büyük kurumlarla birleştirdi ve ulusal standartları belirledi. Fransa’da, ilk resmi SAMU ajansları 1970’lerde kuruldu.

Türkiye’de Hastane Öncesi Acil Sağlık Hizmetleri

Ülkemizde ambulans hizmetlerinin geçmişi Osmanlı dönemine kadar uzanmaktadır. I. Dünya Savaşı sırasında Osmanlı ordusu içerisinde Hilal-i Ahmer (Kızılay) tarafından organize edilen atlı ambulansların kullanıldığı bilinmektedir. Yemen’de aynı anda 2 hastanın taşınabildiği develer ile hasta hasta tahliyeleri yapılmıştır. Osmanlı Hilal-i Ahmer Cemiyeti’nin kurulduğu yıllarda 93 Harbi (1877-1878) adı verilen Osmanlı-Rus Savaşı devam etmekteyken, gerek yurtiçi gerekse yurtdışında yardım toplamaya başlayan cemiyet bu yardımlarla, ordunun ilaç ihtiyacını karşılamış, 9 tane gezici hastane ve 4 tane ambulans alınmıştır. Yine Osmanlı imparatorluğunun son yıllarında, Kızılay tarafından kullanılan Albion isimli İskoç şirketi tarafından üretilen 1917 model motorlu ambulanslar kullanılmaya başlanmıştır.

Kurtuluş savaşı sonrası hastanelerinde hasar görmesi ve yetersizliği nedeniyle Almanya’da üretilen doktor vagonları ile demiryolları aracılığı ile Anadolu da ki birçok kasaba ve kente sağlık hizmeti götürülmüştür. 1955 yılında İstanbul Beyoğlu’nda kurulan cankurtaran merkezinin telefonunu arayanlara Sarıyer, Beşiktaş, Beyoğlu, Eminönü, Fatih, Eyüp, Üsküdar ve Kadıköy’de olmak üzere 8 ayrı yerdeki toplam 15 cankurtaran aracı hizmet verildiği bilinmektedir. Ülkemizde modern denilebilecek acil sağlık hizmeti ilk kez, 1985 yılında Sağlık Bakanlığı tarafından trafiğin yoğun olduğu ana yollar ve turistik bölgelerde bir merkeze bağlı olmadan, hareketli olarak görev yapan gezici ambulans ekipleri oluşturularak başlatılmıştır. Ambulanslarda hastanelerin acil servislerinde çalışan hekimler mesai saatleri içerisinde görev yapmış ve iletişim için araç telefonları kullanılmıştır. Söz konusu uygulama yaygınlaşamamış ve kısa bir deneme olmanın ötesine geçememiştir.

Yine 1985 yılı Ekim ayında Ankara Numune Hastanesinde o tarihteki Başbakan rahmetli Turgut Özal’ın katılımı ile hizmete giren 077 Hızır Acil Servis uygulaması, 1986 yılından itibaren İstanbul ve İzmir illerine de yaygınlaştırılmıştır. Bu illerde Valilik, İl Sağlık Müdürlükleri ve belediyelerinin katkıları ile 077 numaralı ücretsiz telefon hattının karşılandığı birer merkez kurulmuş, İl Sağlık Müdürlüklerinin hastane acil servislerinden görevlendirdiği hekimler, belediye ambulanslarında şoförler ile birlikte görev yapmışlardır. (Resim-8) Ambulanslar ve içlerinde bulunan tıbbi ekipmanlar yetersiz ve personel bu konuda eğitimsiz olduğu için daha çok evden hastaneye hasta taşımacılığı yapılmıştır. O tarihlerde İzmir şehir merkezinde 3 istasyonda 6 ambulans 24 saat esasıyla görev yapmakta, 077 numaralı telefonla gelen çağrılara hekimler cevap vermekte ve vakalara sağlık personeli desteği olmadan şoförler ile birlikte çıkılmaktaydı. Ambulansların tıbbi sarf malzemeleri hastanelerden, telsizler ile araç bakım ve onarım desteği belediyelerden sağlanmaktaydı. İlk yıllarda belediyelerin hizmeti etkin tanıtımları ve halkın yoğun ilgisi nedeniyle sistem etkili bir şekilde kullanılmış, ancak belediyelerin sisteme ayırdıkları kaynakların giderek azalması, ambulansta görevli hekimlerin acil müdahale konusunda yeterli eğitimlerinin olmaması, teknolojik yeniliklerin sisteme dahil edilememesi gibi nedenlerle sistem önem ve etkinliğini her geçen gün kaybetmeye başlamıştır. 1991 yılında, 077 numaralı Hızır Acil Servis numarası, o yıllarda ki Telekom altyapısındaki değişiklik nedeniyle 112 acil çağrı numarasına yönlendirilmiştir.

1993 yılında Sağlık Bakanlığı tarafından oluşturulan bir komisyonun çalışmaları ve hazırladıkları raporlar neticesinde “112 Acil Yardım ve Kurtarma Hizmetleri” projesi hazırlanmıştır. 1994 yılında da yine Ankara, İstanbul ve İzmir Sağlık Müdürlükleri bünyesinde pilot uygulamalar başlatılmıştır. Tedavi Hizmetleri Genel Müdürlüğü’ne bağlı olarak başlatılan bu pilot uygulamada, il merkezlerinde oluşturulan 112 Komuta Kontrol Merkezleri, kurulan telsiz sistemi üzerinden hastanelerde konuşlandırılmış istasyonlardaki ambulans ekiplerine görev vermiştir. Az sayıdaki istasyonla başlatılan bu uygulamada 1992 yılında Kanada’dan ithal edilerek hastanelerde atıl durumda bekleyen ambulanslar kullanılmıştır (Resim 2). Bu ambulansların dönemine göre donanımları ve araç kaliteleri son derece yüksektir. Ambulanslarda hastane acil servisleri ve daha önce 077 Hızır Servisinde görev yapan hekimler, sağlık memurları, hemşireler, ebeler ve sürücüler çalışmışlardır. Başlangıçta şehir merkezlerinde hizmet veren sistem yavaş yavaş ilçe merkezlerine ve diğer illere yaygınlaştırılmıştır. 1995 yılından itibaren İl Sağlık Müdürlükleri içinde Acil Yardım ve Kurtarma Hizmetleri Şube Müdürlükleri oluşturulmuştur. 1995 yılında ilk kez Almanya’nın Hannover şehri yakınlarındaki bir merkeze Sağlık Bakanlığı tarafından gönderilen 12 hekim ile yurt dışındaki gelişmeler takip edilmeye çalışılmıştır. 1993 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Yüksek Okulu bünyesinde Kanada Cambrian Collage desteği ile Paramedik Programı başlatılmış olup, programa alınan 14 öğrenci 1994 yılında Türkiye’nin ilk paramedikleri olarak mezun olmuşlardır.

1996 yılında, Sağlık Bakanlığı Tedavi Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından oluşturulan bir komisyonla “Acil Sağlık Hizmetleri Yönetmeliği” için çalışmalara başlanmıştır. Bu komisyon İzmir ilinde “Acil Sağlık Hizmetleri Yönetmeliği” çalışmalarını sürdürmüş ve komisyonun hazırladığı yönetmelik taslağı 1997 yılında Bakanlığın görüşüne sunulmuştur. (Resim-10) Acil Sağlık Hizmetlerinin Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü’ne bağlanması, yönetimde olan değişiklikler nedeniyle bu yönetmelik ancak 2000 yılında yayınlanabilmiştir.

1998 yılında 112 sistemin kurulduğu il sayısı 49’a çıkarılmış, İzmir merkezli olarak Manisa, Aydın, Uşak, Denizli, Muğla, Balıkesir illerinin dahil edilmesi ile ilk Bölge Koordinatörlüğü uygulamasına geçilmiştir. Bu tarihlerde İzmir ilinin öncülüğünde Almanya’da ki bir eğitim merkezine Sağlık Bakanlığı tarafından büyük illerin acil sağlık yöneticileri kursa gönderilmiş ve bu kurslara daha sonraki yıllarda da devam edilmiştir. Yazılımlar ile desteklenen 112 Komuta Kontrol Merkezi digital uygulamaları, kara ambulans teknolojileri, helikopter ambulans uygulaması, istasyon yapısı, afetlere tıbbi müdahale, afet triyaj kartlarının geliştirilmesi, ambulans personel kıyafetlerinin renk ve modelleri, eğitim teknikleri bu yıllarda yurt dışında yerinde incelenmiş ve bugünkü sistemin temelleri o yıllarda atılmıştır. (Resim-11,12)

2000 yılında, acil sağlık hizmetlerinin bütün yurtta eşit, ulaşılabilir, kaliteli, süratli ve verimli olarak yürütülmesini sağlamak amacıyla, acil sağlık hizmetlerinin sevk ve idaresine dair usul ve esasları belirleyen “Acil Sağlık Hizmetleri Yönetmeliği” çıkarılabilmiştir. Yönetmelik ile acil sağlık hizmeti organizasyon ve işleyişine ilişkin çok önemli yasal altyapı oluşturulmuştur. 2002 yılında da İlkyardım Yönetmeliği yayınlanmıştır. Aynı yıl ülkemizde ilk kez küvözle yenidoğan bebeklerin hastaneler arasında taşınması ve yenidoğan bebek ambulansı uygulaması İzmir ilinde başlatılmıştır. Üniversitelerin Yüksek Okul yöneticilerinin uzun uğraşları ve Acil Sağlık Hizmetleri Daire Başkanlığı’nın talepleri ile personel atama yönetmeliklerinde yapılan değişiklikler neticesinde 2004 yılında ilk kez Sağlık Bakanlığının 112 İstasyonlarına ve hastane acil servislerine paramedik ve acil tıp teknisyeni atamaları yapılmıştır.

Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü Acil Sağlık Hizmetleri Daire Başkanlığı bünyesinde Acil Sağlık Hizmetleri Yönetmeliği’nin ilgili maddeleri gereğince, acil sağlık hizmetlerinin uygulanmasına yönelik tavsiye kararları almak, yapılacak mevzuat çalışmaları, acil sağlık hizmetleri ile ilgili sağlık kuruluşlarında çalışanların eğitim ve uygulama programlarının belirlenmesi, ilkyardım eğitimi, sertifika denkliği ile ilkyardım müfredat programı ve uygulamalarla ilgili görüşlerine başvurmak amacıyla oluşturulan “Acil Sağlık Hizmetleri Danışma Kurulu” na Ulusal Travma ve Acil Cerrahi Derneği’de 2 üye ile katılım sağlamıştır. Bilimsel Danışma Kurulu acil sağlık hizmetleri alanında önemli kararlar almış ve bu kararlar Bakanlık makamınca onaylanarak uygulamaya geçmiştir. Bu kurul tarafından hazırlanan eğitim programları, Sağlık Bakanlığı’nca “Acil Hekimliği Uygulama Yönergesi” adı altında yayınlanmış ve ambulanslar ve acil servislerde hizmet veren hekimler, zorunlu 4 ayrı eğitim modülüne katılarak sertifika almaları sağlanmıştır. Buna göre:

Temel Yaşam Desteği (TYD)

Erişkin İleri Yaşam Desteği (İYD)

Çocuklarda İleri Yaşam Desteği (ÇİLYAD)

Travma İleri Yaşam Desteği (TRK)

Ülkemizdeki acil sağlık hizmetleri alanındaki bu hızlı gelişmeler, Avrupa ülkelerini hızla yakalama fırsatı oluşturmuştur ve uluslararası organizasyonlara ev sahipliği yapacak konuma gelinmiştir. 2005 yılında Sağlık Bakanlığı ve Acil Ambulans Hekimleri Derneği işbirliği ile I. Türk-Alman Acil Ambulans Kongresi İstanbul’da gerçekleştirilmiş, aynı yıl yine ilk kez İzmir Urla’da ulusal ekipler yanında yurt dışından gelen ambulans ekiplerinin katılımı ile önceden hazırlanmış senaryolardaki acil hastalara doğru tıbbi müdahale becerilerinin değerlendirildiği I. Türkiye Ambulans Rallisi düzenlenmiştir. (Resim-13) Ambulans Rallileri Sağlık Bakanlığı, İl Sağlık Müdürlükleri ve bilimsel derneklerin destekleri ile daha sonraki yıllarda Antalya, Ankara, İzmir ve Muğla illerinde sürdürülmüştür. Bu arada yurt dışında düzenlenen Ambulans Rallileri ve Kongrelere de ekipler gönderilmiştir. 2005 yılında İzmir ilinde gerçekleştirilen 23. Dünya Üniversite Yaz Oyunları Yarı Maraton yarışması sırasında ülkemizde ilk kez motosikletli bir 112 ekibi görev yapmıştır (Resim-14). 112’de görevli bir hekimin kendi motosikleti gerçekleştirdiği bu uygulama daha sonraki yıllarda Sağlık Bakanlığı tarafından yönetmeliklere de dahil edilmiş ve alımı yapılan motosikletler ile dünyadaki örnekleri benzeri bu uygulama birçok ilimize yaygınlaştırılmıştır. Halen şehirlerin dar sokaklarında ve şehir içi trafiğinin yoğun olduğu illerde acil vakalara müdahale için 52 motosiklet ambulans hizmet yapmaktadır. Yine yoğun bakım ambulansları, 4 hastanın aynı anda taşınmasını sağlayan ambulanslar ve kar paletli ambulanslar bu yıllarda projelendirilmiş ve yerli firmalardan alımları yapılmıştır.

“Ambulanslar ve Acil Sağlık Araçları ile Ambulans Hizmetleri Yönetmeliği” 07.12.2006 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu Yönetmelik ile Türkiye’de kullanılan resmi ve özel tüm ambulansların TS-EN 1789 standardına uygun olacağı hükmü getirilmiş ve ambulansların Avrupa standartlarında donanıma ve özelliklere sahip olması sağlanmıştır.

Sağlık Bakanlığı tarafından 2006 yılında 23 ilimizde 112 komuta kontrol merkezlerinin dijital alt yapısı tamamlanmış, 2008 yılı başında 81 ilde yaygınlaştırılmıştır. Bu dijital alt yapı; arayan kişinin telefon numarası ve adres bilgilerinin görülmesi, yanlış kullanımların engellenmesi, dijital harita üzerinden yer tespiti yapılabilmesi, tüm telsiz ve telefon görüşmelerinin ses kaydının otomatik olarak alınması, dijital harita üzerinden ambulans yer tespiti yapılabilmesi, komuta merkezince alınan bilgilerin uydu aracılığıyla ambulanstaki sisteme aktarılabilmesi, araç takip sistemi (GPS) ile ambulansın takibi ve yönlendirilmesine imkân tanınması, hastane koordinasyon ekranı ile hastanedeki kritik yatak, kritik personel ve ekipmanın takibinin yapılabilmesi, yapılan tüm işlemlerin anlık istatistiklerin alınabilmesine imkân tanımaktadır.

2007 yılında, yürürlükte olan “Acil Sağlık Hizmetleri Yönetmeliği”nde değişiklik yapılarak ambulanslarda çalışan paramedik ve ATT’lerin görev, yetki ve sorumlulukları tanımlanmıştır.

Sağlık Bakanlığı Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü tarafından 4 adet hızlı deniz botu ambulans haline getirilerek; il deniz ambulansı İstanbul Sarıyer, Balıkesir Marmara Adası, Çanakkale merkez ve Gökçeada’da 2007 yılı Temmuz ayından itibaren hizmete başlamıştır.

Ülkemizde hava ambulansları, geçmiş yıllarda askeri kurumlara bünyesinde hizmet vermekte, hava kuvvetlerine ait 2 adet uçak ambulans yanında özellikle güneydoğu bölgesindeki arazi şartlarından dolayı hasta ve yaralı naklinde kullanılan askeri helikopterler bulunmaktaydı. Sağlık Bakanlığı bünyesinde helikopter ambulans uygulaması ilk kez hizmet alımı yolu ile 2008 yılında Ankara’ da faaliyet göstermeye başlamıştır. İlk aşamada 4 bölge ili olan Ankara, İstanbul, İzmir, Erzurum’da hizmete başlanmış, daha sonra hizmet yaygınlaştırılarak 15 farklı ilde 17 helikopter ile helikopter ambulans sistemi faaliyete geçirilmiştir.

2010 yılı Nisan ayından itibaren birisi turbo jet ve uzun mesafeli, 3 adet turboprop pervaneli (kısa pisti olan havaalanlarına da inebilecek yapıda) ambulans uçak hizmete girmiştir. 2012 yılından itibaren jet motorlu ve aynı anda 2-4 hasta taşıma kapasiteli 4 adet uçak ambulans şehirler arası ve ülkeler arası hizmet vermektedir.

2012 yılına kadar acil sağlık hizmetleri, Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü bünyesinde oluşturulan bir Daire Başkanlığı ve Başkanlığa bağlı Şube Müdürlükleri ile yönetilmekte idi.  Kasım 2011 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 663 sayılı Sağlık Bakanlığı ve bağlı kuruluşlarının teşkilat ve görevleri hakkında yayınlanan kanun hükmünde kararnamenin 9. Maddesine dayanılarak hazırlanan yönerge ile Acil Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü olarak Sağlık Bakanlığı merkez yönetimi içinde önemli bir konuma getirilmiştir. İl düzeyinde de İl Sağlık Müdürlükleri bünyesinde İl Sağlık Müdür Yardımcısı, Şube Müdürü ve 112 Başhekimi ile yönetilmeye devam etmiştir. 2017 yılında yayımlanan 694 sayılı KHK ile daha önce ayrılan Kamu Hastaneleri ve Halk Sağlığı Kurum Başkanlıkları tekrar Genel Müdürlüğe, illerde oluşturulan Genel Sekreterlikler de kapatılarak İl Sağlık Müdürüne bağlı Başkanlıklara dönüştürülmüştür. Bu arada Hastane Öncesi Acil Sağlık Hizmetleri de Sağlık Müdür Yardımcılığı makamı kaldırıldığından Acil Sağlık Hizmetleri Başkanlığına bağlı olarak yürütülmeye başlanmıştır.

112 Tek Numara Uygulaması

Avrupa Birliği (AB) üye ülkeleri arasında serbest dolaşım hakkının olması ve artan transport ve ticaret sonrası çok sayıda Avrupa Birliği vatandaşının ülkeler arasında dolaşması, bu ülkelerde de acil durumlarda farklı numaraların kullanılması nedeni ile 2002’de sonuçlanan Avrupa Birliği direktifleri, 112’yi Avrupa tek acil çağrı numarası olarak belirlemiştir. Bu direktifler ile her AB ülkesinde, vatandaşlarının diğer acil numaraları bilmeleri ve aramalarının yanında, 112’yi arayarak acil yanıt sistemini aktive edebilmelerinin sağlanması istenmektedir. 2002 tarihinde yayınlanan Avrupa Birliği Genel Hizmet Talimatları’nın 26. Maddesinde Avrupa Tek Acil Çağrı Numarasından bahsedilmekte ve özetle;

1. Üye ülkeler, ulusal acil çağrı numaralarına ek olarak, halka açık, tüm telefon hizmetlerini de içeren telefonlardan Avrupa Tek Acil Çağrı Numarası 112’nin ücretsiz olarak aranabilmesini sağlamalıdırlar.

2. Üye ülkeler, acil sistemi ulusal organizasyona en uygun şekilde idare edilmesini sağlamalıdırlar, denilmektedir.

Bu çerçevede ülkemizde de Hollanda Hükümetinin üyeliğe aday ülkelere teknik destek verme amacı ile hazırlanan Matra Projeleri kapsamında 112 Tek Numara Projesinin İçişleri Bakanlığı İller İdaresi tarafından yürütülmesine karar verilmiştir. Avrupa Birliği Hollanda Matra Projesi kapsamında geliştirilen, Türkiye’de Tek Acil Çağrı Numarası (112) Projesi için Antalya pilot il olarak seçilmiştir. Antalya’da Eylül 2007 de yeni inşa edilen 112 Tek Acil Çağrı Merkezi binası hizmete açılmış, 5 Ağustos 2009 tarihinde Antalya 112 Komuta Kontrol Merkezi Valiliğin yazılı talimatı ile 112 Acil Çağrı hizmet binasına taşınmıştır. 01 Aralık 2009 tarihinden itibaren de ihaleyi kazanan firmanın hazırladığı yazılım programı kullanılarak acil çağrılar karşılanmaya başlamıştır. Bu tarihe kadar ülkemizde 112 numarası sadece acil ambulans çağrıları olarak kullanılmakta, polis 155, Jandarma 156, İtfaiye 110 numaralarından aranabilmekteydi. 16 Mayıs 2014 tarihinde İçişleri Bakanlığı tarafından yayımlanan “112 Acil Çağrı Merkezleri Kuruluş, Görev ve Çalışma Yönetmeliği” ile de bu sisteme geçen illerde acil çağrılar (polis, itfaiye, ambulans vb.) 112 tek numara üzerinden karşılanmaya başladı.

Halen 81 ilde 112 Tek Numara uygulamasına geçilmiş olup 112 üzerinden gelen çağrılar acil çağrı karşılayıcı personeller tarafından karşılanıp aynı salonda bulunan çağrıyla ilgili kurumun personellerine aktarılmakta, bu işlemler için ortak bir yazılım ve donanım kullanılmakta, her türlü ses, görüntü ve veri paylaşılmaktadır. Tüm illerde İçişleri Bakanlığı İller İdaresi Genel Müdürlüğü’ne bağlı Valilikler bünyesinde hizmet veren 112 Acil Çağrı Merkezi Müdürlükleri bulunmakta, diğer kurumların personelleri Valilik görevlendirilmesi ile bu merkezde hizmet vermektedir.

Bu uygulama Avrupa ülkelerinde farklı şekillerde uygulanmaktadır. Örneğin Almanya’da sağlık ve itfaiye 112 numarası üzerinden tek merkezden yönetilmekle birlikte, polis merkezi ve numarası farklıdır. Yine Avusturya, Fransa, İtalya, Yunanistan gibi ülkelerde 112 numarası genel kullanıma açık olmakla birlikte daha önce kullanılan üç rakamlı ambulans numaraları hala faaliyettedir. Örneğin Avusturya’da ambulans numarası olarak 144 kullanılırken, İngiltere’de 999, Fransa’da 15, İtalya’da 118, Yunanistan’da 166 hala ambulans numarası olarak kullanılmakta olup ambulans merkezleri de ayrıdır. Fakat AB talimatlarına uygun olarak 112 numarasından gelen çağrılarda buraya yönlendirilmektedir.  Hollanda, İsveç, Finlandiya, Estonya, Lüksemburg, Slovenya, Romanya, İspanya, Polonya ve Türkiye gibi ülkeler ise tek merkez ve tek numarayı benimsemişlerdir. Bu farklılıkların nedeni, AB kararlarının sadece 112 numarasının ücretsiz ve herkesin kullanımına açık olmasını zorunlu kılması, merkezlerin ayrı binalarda olması veya eski numaraların kullanımı konusunda bağlayıcı bir kararın olmamasıdır.